ORGANİK MADDELER: VİTAMİNLER

Canlının temel bileşenleri organik ve inorganik maddeler olarak ikiye ayrılır. İnorganik maddeleri ve özelliklerini daha önceki yazılarımızda detaylarıyla işlemiştik. Okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazımızda organik maddelerden biri olan vitaminler üzerinde duracağız.

Vitamin dediğimiz maddeler vücudumuz için esansiyel moleküllerdir. Esansiyel kavramı, fiziksel ve zihinsel gelişim için gerekli olan fakat insan vücudunda üretilmeyen ve dışarıdan hazır olarak alınması gereken molekülleri ifade eder. İnsanlar bu molekülleri ya tamamen hazır olarak alır ya da bunların öncül hallerini alıp vücutlarında dönüştürürler. Bu dönüştürme işlemi, vitamin sentezi olarak düşünülmemelidir. Sıfırdan bir vitamin yapımı söz konusu olmadığı için sentez olarak adlandırılması yanlış olacaktır.

Vitaminler hidroliz edilemezler yani sindirilemezler. Yapı birimleri (monomer) yoktur. Birbirleriyle bağlanarak bir polimer haline de gelemezler. Bunlar kana doğrudan geçebilecek şekilde hazır olarak bulunurlar. Besinler aracılığıyla vücuda alındıklarında sindirim sistemi bunlar üzerinde herhangi bir işlem uygulamadan zardan geçerek kana ulaşırlar.

BESİNLERİN HANGİ DURUMLARDA VİTAMİNLERİ ÖLÜR?

Oldukça hassas maddeler olan vitaminlerin hava, metal ve ışık ile teması, yüksek ısı, sıcaklık gibi durumlarda yapılarında bozulmalar görülür. Bu özellikleriyle proteinler ile benzerlik gösterirler. Proteinlerin de yapısı hassastır ve bu tarz olumsuz durumlarda denatürasyon (yapıda bozulmalar) gerçekleşir. Buradan anlıyoruz ki vitaminler çeşitli çevresel şartlarda hemen bozulabilirler. Kullanılan vitamin ilaçlarının soğuk yerlerde, koyu renkli cam şişelerde ( ışık ile temasını önlemek için) saklanması gerektiği belirtilir. Hava ile temas edilmeden tüketilmesi önerilir. Portakalın suyu sıkıldığında bekletilmeden içilmesi tavsiye edilir. Ne kadar çok bekletilirse ve havayla temas süresi uzarsa vitaminin olumlu etkisi o oranda azalacaktır. Yeşil sebzelerin metal bıçak yerine tahta bıçaklar yardımıyla doğranması gerekir. Tüm bunlar vitamin yapısının bozulmasıyla alakalıdır fakat bir vitaminin yapısını hepsi birden bozmaz. Bazı vitaminler sıcakta çok çabuk bozulurken bazıları hava ile temas ettiğinde hızla bozulur. Her vitaminin hassasiyeti farklılık gösterdiği için kendilerine has bozulma şekilleri görmek mümkün.

VİTAMİNLERİN İŞLEVLERİ

Vitaminler düzenleyicidirler. Enerji verici değiller. Bu iki özellikleriyle inorganik maddelerden olan minerallerle benzerlik gösterirler. Farklılaştıkları nokta, mineraller hem yapıcı hem onarıcı olmalarına rağmen vitaminlerin yapıcı-onarıcı görevleri yoktur. Bunlar tamamen düzenleyici olarak işlev görürler.

Enzimlerin yapısına katılarak koenzim olarak görev alırlar. Enzimler de düzenleyici moleküllerdir. Vitaminler başka bir düzenleyici molekülün yapısına katıldığı için bu bir düzenleme aktivitesidir. Hücre zarının yapısına katıldığında yapıcı-onarıcı rolünde denilebilir fakat enzimlerin yapısına katıldığında düzenleyicidir.

Vitaminler suda çözünenler ve yağda çözünenler olmak üzere ikiye ayrılırlar. B ve C vitaminleri suda çözünenlere örnek olarak verilebilir. A, D, E, ve K vitaminleri ise yağda çözünürler. Burada unutulmaması gereken nokta A ve D vitaminleri provitamin halinde alınırken B ve K vitaminleri insan bağırsağında mutualist ( mutualizm= karşılıklı fayda birlikteliği) yaşayan bakteriler tarafından üretilirler.

Suda ve yağda çözünen vitaminlerin önce genel özelliklerine bakalım. Ardından her bir vitamini ayrı ayrı inceleyelim.

SUDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER

B ve C vitaminleri suda çözünürler. Bu özellik onun diğer özelliklerini de anlamayı kolaylaştırır. İnsan vücudunda su herhangi bir yolla depolanamaz. Eğer biz suyu depolayamıyorsak su içerisinde çözünen vitaminleri de depolayamayız. Bu da demek oluyor ki B ve C vitaminlerinin günlük olarak alınması gerekiyor. Yetişkin bir bireyin günlük 90 miligram C vitamini alması gerektiğini düşünelim. Kişi eğer vücuduna 100 miligram alacak olursa bunun 90 miligramı kullanılıp geriye kalan fark ( 10 mg) depolanmadan idrarla vücuttan uzaklaştırılacaktır. Vücutta depolanamadıkları için B ve C vitaminlerinin eksik olması durumunda belirtiler hemen ortaya çıkar.

Fotoğraf: Pexels.com

YAĞDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER

A, D, E ve K vitaminleri yağda çözünebildikleri için bunların fazlası yağ dokuda depo edilebiliyor. Karaciğer de bu vitaminlerle alakalı birçok aktivite yapabilen bir organdır. Dolayısıyla bu organda da depolanabiliyorlar. Bu dört vitamin uzun süre vücutta barındırılabildiği için kolay kolay eksiklikleri görülmüyor. Eksildikleri durumlarda ise belirtiler geç ortaya çıkar.

Vitaminlerin dönüştürülebilir olup olmaması ve vücutta eksik olmaları durumunda ne gibi bozuklukların ortaya çıktığı önemlidir. Bu iki durumu vitaminler üzerinden tek tek anlatalım.

A VİTAMİNİ VE ÖZELLİKLERİ

Yağda çözünen bu vitamin vücuda öncül madde olarak alınır. A vitaminin öncül maddesi ”provitamin A”dır. Bunlar besin yoluyla provitamin A formunda alındıktan sonra ince bağırsak ve özellikle de karaciğer hücrelerinde A vitaminine dönüştürülür. Öncül olarak alınır ve ilgili organlarda dönüştürülürler.

A vitamini bilindiği üzere göz ile ilişkilendirilir. Bu vitamin gözlerde bulunan rodopsin denilen bir proteinin üretiminde rol alır. Bu vitaminin eksikliğinde rodopsin sentezi yapılamadığı için karanlıkta görme yetisi engelleniyor çünkü rodopsin karanlıkta görmeyi mümkün kılan bir proteindir. Bunun bir sonucu olarak A vitamini eksikliğinde tavuk karası olarak da bilinen gece körlüğü hastalığı ortaya çıkar. Ölümcül bir hastalık olmayıp A vitamini takviyesiyle düzeltilebilir.

B VİTAMİNİ VE ÖZELLİKLERİ

Suda çözünen bu vitaminin B1, B2, B3 ve B12 gibi çeşitleri vardır. B grubu vitaminlerinin çeşitlerine göre görevleri değişiklik gösterir fakat genel olarak bakıldığında sinir sistemi ve sindirim sistemi üzerinde önemli etkileri bulunur. Eksikliğinde beriberi hastalığı, kansızlık, saç dökülmesi, sinir sistemi bozuklukları, sindirim sistemi bozuklukları ya da Pellegra gibi hastalıklar ortaya çıkar.

A vitaminin öneminin, öncülü olan provitamin A olarak alınması olduğundan bahsetmiştik. B vitaminindeki önemli nokta ise bu vitaminin insanlarda ince bağırsakta bulunan mutualist bakteriler tarafından üretilmesidir. Bu sebeple çok ciddi bir beslenme bozukluğu olmadığı müddetçe B vitamini eksikliği pek rastlanan bir durum değildir. Eksikliği en çok görülen B grubu vitamini B12‘dir. Bu vitamin sinir sistemi üzerine önemli ölçüde olumlu etkisi olan bir vitamindir.

C VİTAMİNİ VE ÖZELLİKLERİ

Suda çözünen vitaminlerden biridir ve bağışıklık sistemi ile beraber çalışır. Bu nedenle grip, soğuk algınlığı gibi hastalığı olan bireylere C vitamini takviyesi önerilir. Böylece bağışıklık hücrelerinin güçlendirilmesi ve daha iyi çalışması sağlanır. Eksikliğinde bağışıklık sistemi zayıflar. Buna ek olarak metabolizma bozuklukları, yaraların usun sürede iyileşmesi ve skorbüt gibi hastalıklar görülebilir. C vitamini takviyesiyle hastalıklar ortadan kaldırılabilir.

Fotoğraf: Pixabay

D VİTAMİNİ VE ÖZELLİKLERİ

Yağda çözünen bu vitamin tıpkı A vitamini gibi öncül haliyle yani ‘provitamin D’ olarak vücuda alınır. Ardından D vitaminine dönüştürülür. Bu dönüşüm biraz farklıdır. Dönüşüm işlemi, deri hücrelerinde yararlı ultraviyole ışınların etkisi ile sağlanır. Bir birey özellikle de gelişim çağındaki bir çocuk uzun süre karanlık bir ortamda tutulursa gelişim bozuklukları ortaya çıkar. Besin alınsa bile güneş ışığı alamadıkları için D vitaminini dönüştüremezler ve kemiklerde bozulmalar meydana gelir.

D vitamini yetişkinlerde ve çocuklarda farklı etkiler gösterir. Çocuklarda D vitamini eksikliğinde en çok rastlanan rahatsızlık raşitizm ( kemiklerin eğri katılaşması) olurken yetişkinlerde osteomalazi hastalığı ( bir çeşit kemik erimesi/ yumuşaması) ortaya çıkar.

E VİTAMİNİ VE ÖZELLİKLERİ

Yağda çözünen ve ısıya karşı dayanıklı olan bir vitamindir. Üreme sisteminin sağlığı için çok önemlidir. Bunun bir sonucu olarak E vitamini eksikliğinde üreme bozuklukları ile karşılaşılabilir. Karaciğerde de bir takım bozulmalara zemin hazırlar.

E vitamini , cilt yenilenmesine yardımcı olduğu için cilt için çok değerlidir. Evlerimizde bulunan kremlerin birçoğu E vitamini içerir.

K VİTAMİNİ VE ÖZELLİKLERİ

Yağda çözünürler. Tıpkı B vitamininde olduğu gibi mutualist bakteriler tarafından bağırsakta üretilirler. Eksikliğinde kanın pıhtılaşmasında gecikme, eğer ciddi bir eksiklik söz konusuysa hiç pıhtılaşamama görülür. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var. Bazı kaynaklarda K vitamini eksikliğinde hemofili meydana meydana geldiğine dair yanlış anlatımlara yer veriliyor. Hemofili, kanın pıhtılaşamama hastalığıdır. K vitamini eksikliğinde de kan pıhtılaşmaması görülür. Sonuçları aynıdır fakat aralarında bir fark vardır. K vitamini eksikliğinde pıhtılaşma faktörü olan K vitamininin eksikliğinden kaynaklı bir pıhtılaşmama vardır. Hemofilide ise pıhtılaşmama bir protein eksikliğinin sonucudur. İkisi eşdeğer değildir. İlki K vitamini takviyesiyle düzeltilebilir. Hemofili ise genetik bir hastalıktır. Karıştırılmaması gerekir.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: